James Cole:I'm here about some monkeys.
Jeffrey Goines: Monkeys?
James Cole: Monkeys. Yes. Twelve of them.
James Cole: Bazı maymunlar için buradayım
Jeffrey Goines: Maymunlar?
James Cole: Evet. Oniki tane.
Jeffrey Goines: Monkeys?
James Cole: Monkeys. Yes. Twelve of them.
James Cole: Bazı maymunlar için buradayım
Jeffrey Goines: Maymunlar?
James Cole: Evet. Oniki tane.
.......................................
Jeffrey Goines: There was this guy, and he was always requesting shows that had already played. Yes. No. You have to tell her before. He couldn't quite grasp the idea that the charge nurse couldn't make it be yesterday. She couldn't turn back time, thank you, Einstein! Now, *he* was nuts! *He* was a fruitcake, Jim!
Jeffrey Goins: bir adam vardı ve her zaman daha önce oynamış programların açılmasını isterdi. evet. hayır. hemşireye daha önce söylemelisin. nöbetçi hemşirenin dünü bugün yapamayacağı fikrini tam kavrayamıyordu. zamanı geri çeviremez, teşekkürler, Einstein! şimdi, o "kaçık"tı! "O" çatlaktı, Jim!
.......................................
James Cole: Oh, wouldn't it be great if I "was" crazy? Then the world would be okay.James Cole: ben deli olsa "idim" harika olmaz mıydı? o zaman dünya iyi olurdu!
.......................................
Jeffrey Goins: There's the television. It's all right there - all right there. Look, listen, kneel, pray. Commercials! We're not productive anymore. We don't make things anymore. It's all automated. What are we *for* then? We're consumers, Jim. Yeah. Okay, okay. Buy a lot of stuff, you're a good citizen. But if you don't buy a lot of stuff, if you don't, what are you then, I ask you? What? Mentally *ill*. Fact, Jim, fact - if you don't buy things - toilet paper, new cars, computerized yo-yos, electrically-operated sexual devices, stereo systems with brain-implanted headphones, screwdrivers with miniature built-in radar devices, voice-activated computers...Jeffrey Goins: Televizyon burada. Burada gayet iyi. Gayet iyi. Bak, dinle, diz çök, dua et. Reklamlar! Artık üretken değiliz. Artık üretemiyoruz. Herşey otomatikleşti. O zaman ne "için" varız? Biz tüketicileriz, Jim. Tamam. Tamam. Bir sürü eşya satın al, iyi vatadaş olursun. Ama eğer bir sürü eşya almazsan, eğer almazsan, o zaman ne olursun, sorarım sana? Ne? Ruh "hasta"sı. Ggerçekten, Jim, gerçekten -eğer bişeyler satın almazsan- tuvalet kağıdı, yeni arabalar, kompüterize yo-yolar, elektrikle kumanda edilen sex cihazları, beyne yerleştirilmiş kulaklıkları olan stereo sistemler, minyatür kendinden radar cihazlı tornavidalar, sesle kumanda edilen bilgisayarlar...
.......................................
Jeffrey Goines: Wait'll you morons find out who I am! My father's gonna be really upset, and when my father gets upset, the ground SHAKES! My father is God! I worship my father!
Jeffrey Goines: bekleyin ve benim kim olduğumu görün sizi moronlar! babam gerçekten çok üzülecek ve benim babam üzüldüğünde, yer sarsılır! Babam tanrıdır! Ben babama taparım!
.......................................
James Cole: This is a place for crazy people. I'm not crazy.Dr. Peters: We don't use the term "crazy," Mr. Cole.
James Cole: Well, you've got some real nuts here.
James Cole: bu yer deliler için. ben deli değilim.
Dr. Peters: biz "deli" terimini kullanmayız bay Cole.
James Cole: iyi, burda baya sağlam kaçığınız var.
.......................................
Dr. Kathryn Railly: What is the matter with your leg?James Cole:Got shot.
Dr. Kathryn Railly: Shot! Who shot you?
James Cole:I don't know. It was some kind of war. Never mind. You wouldn't believe me anyway.
Dr. Kathryn Railly: Bacağının sorunu ne?
James Cole: Vuruldu.
Dr. Kathryn Railly: vuruldu mu? kim vurdu?
James Cole: bilmiyorum. bir tür savaştı. boşver. nasılolsa inanmayacaksın.
Jeffrey Goins:Telephone call? Telephone call? That's communication with the outside world. Doctor's *discretion*. Nuh-uh. Look, hey - all of these nuts could just make phone calls, they could spread insanity, oozing through telephone cables, oozing into the ears of all these poor sane people, infecting them. Wackos everywhere, plague of madness.
Jeffrey Goines: telefon etmek? telefon etmek? bu dış dünyayla iletişim kurmak olur. doktorun "takdiri". ı-ıh. bak, hey -tüm bu kaçıklar telefon görüşmesi yapsalar, delilik yayabilirler, telefon kablolarından doğru vızıldayarak, o zavallı akıllı insanların kulaklarına vızıldayarak, bulaştırabilirler. kırıklar heryerde, delilik tebelleş.
.......................................
James Cole: all i see is dead peopleJames Cole: Tüm gördüklerim, ölmüş insanlar
.......................................
Jeffrey Goines:Ah! Ah! There's no right! there's no wrong! there's only popular opinion!
Jeffrey Goines: Ah! Ah! doğru yok! yanlış yok! sadece popüler fikirler var!
.......................................
James Cole: I am insane. And you are my insanity.
.......................................
mış, miş:- filmde 12 tane fare varmis, sahnelerin arasina saklamislar. dvdsinde aha burda diye gosteriyolarmış teker teker.
- filmin içerisinde alfred hitchcock'un vertigo filminden de sahneler gösteriliyormuş.
- brad pitt in oynadığı deli jeffrey goines karakterin bruce willis e ilk hastaneye geldiğinde verdiği tyler durden'ın we are consumers konu başlıklı brifingine çok benziyor.
- filmin başında okunan:
"dün bugünün çığlıklarını hazırladı,
yarının sessizliği zafer ya da acıdır..
için!
çünkü nasıl ve neden geldiğinizi bilmiyorsunuz..
için!
çünkü neden ve nereye gittiğinizi bilmiyorsunuz..."
dizeleri şair ömer hayyam'a aitmişyarının sessizliği zafer ya da acıdır..
için!
çünkü nasıl ve neden geldiğinizi bilmiyorsunuz..
için!
çünkü neden ve nereye gittiğinizi bilmiyorsunuz..."
- bruce willis:"all i see is dead people", brad pitt: "we are consumers"
ister istemez tanıdık geliyor...
- chris marker'in 1962 tarihi la Jetée adlı kısa filmin uzun çevrimi olduğu söyleniyor.
bi kitik: http://ferdyonfilms.com/2008/02/la-jetee-196212-monkeys-1995.php
.......................................
Blogcunun dayanamayıp söyleyecekleri:
brad pitt'in sadece bir güzelsurat olmadığına karar veridiğim film.arabada doktorla giderken james in müziği duyup şenlendiği sahne yürek paralar, aynı anda hem gülüp hem ağlamak istedim.
son sahnede küçük james le doktor gözgöze geldiğinde kişisel izleyici tarihimde derhal isim verebileceğim 5 filmde olduğu üzere böğüre böğüre ağladım.
(hadi birinini söyleyeyim. buraya da gelecek olan: alien resurrection)